Kapat
0 Ürün
Alışveriş sepetinizde boş.
Kategoriler
    Filtreler
    Preferences
    Ara

    50 Bin Yıllık Dünya Düzeni

    Yazar : Erdem Denk
    ISBN :9786057942517
    Sayfa Sayısı :144
    Baskı Sayısı :1
    Ebatlar :14.00 x 21.00
    Basım Yılı :2021
    250,00 ₺
    200,00 ₺
    Toplumlar ve Hukukları
    Tahmini Kargoya Veriliş Zamanı: Stoktan Teslim
    Devletin ne zaman, nasıl ve daha da önemlisi niçin ortaya çıktığı bitmeyen bir tartışma konusu. Genellikle dünya/insanlık tarihinin kronolojik olarak ele alındığı literatürde, temelleri 18-19. yüzyılda atılan Avrupa/Batı-merkezci paradigmanın dışına da pek çıkılamıyor. Öyle ki, bir yerden sonra radikal eleştiriler bile aslında kendi uygarlıklarının daha önce ya da daha iyi yol kat ettiğini gösterme çabasına dönüşüyor. Oysa “insanlık tarihi” aslında “evrensel sorunlar”a verilen “yerel” yanıtlardan ibaret. Ve her bir yanıt da yaşam ve üretim biçimine koşut geliştirilen güvenlik ve üretim araçlarının sahipliği çerçevesinde şekillenmiş. Ortak ya da benzer çıkarları olanlar iç ve dış dinamikler arası itip çekmelere göre farklı ölçek ve niteliklerde örgütlenme birim ve biçimleri kurulmuş. Yeni koşullara daha iyi adapte olanlar yükselirken, eski koşulların ürünü olanlarsa zamanla dağılmış. Dolayısıyla, tüm ilgili değişkenlerin birlikte şekillendirdiği biçimsel farklılıklar bir yana, özü itibariyle farklı -ve dolayısıyla daha üstün ya da aşağı- herhangi bir “uygarlık” olduğunu söylemek zor. Nihayetinde göçer avcı-toplayıcı, çiftçi yerleşik ve kandaş yarı-göçer gibi başlıca yaşam ve üretim biçimlerine göre şekillenip çöken tipolojik örgütlenme biçim ve birimleri söz konusu. Bu çalışmada ilksel örnekleri üzerinden ele alınacağı gibi…
    Devletin ne zaman, nasıl ve daha da önemlisi niçin ortaya çıktığı bitmeyen bir tartışma konusu. Genellikle dünya/insanlık tarihinin kronolojik olarak ele alındığı literatürde, temelleri 18-19. yüzyılda atılan Avrupa/Batı-merkezci paradigmanın dışına da pek çıkılamıyor. Öyle ki, bir yerden sonra radikal eleştiriler bile aslında kendi uygarlıklarının daha önce ya da daha iyi yol kat ettiğini gösterme çabasına dönüşüyor. Oysa “insanlık tarihi” aslında “evrensel sorunlar”a verilen “yerel” yanıtlardan ibaret. Ve her bir yanıt da yaşam ve üretim biçimine koşut geliştirilen güvenlik ve üretim araçlarının sahipliği çerçevesinde şekillenmiş. Ortak ya da benzer çıkarları olanlar iç ve dış dinamikler arası itip çekmelere göre farklı ölçek ve niteliklerde örgütlenme birim ve biçimleri kurulmuş. Yeni koşullara daha iyi adapte olanlar yükselirken, eski koşulların ürünü olanlarsa zamanla dağılmış. Dolayısıyla, tüm ilgili değişkenlerin birlikte şekillendirdiği biçimsel farklılıklar bir yana, özü itibariyle farklı -ve dolayısıyla daha üstün ya da aşağı- herhangi bir “uygarlık” olduğunu söylemek zor. Nihayetinde göçer avcı-toplayıcı, çiftçi yerleşik ve kandaş yarı-göçer gibi başlıca yaşam ve üretim biçimlerine göre şekillenip çöken tipolojik örgütlenme biçim ve birimleri söz konusu. Bu çalışmada ilksel örnekleri üzerinden ele alınacağı gibi…
    >