Bir yazın öğretmeninin demanslı annesiyle geçirdiği son dokuz yılı…
“Yaşamınızdaki ilkbaharların sayısı ne kadardır? Bazıları hiç bahara ermeden göçer gider. Yaşamı, hüzün boncuklarından örülmüş yitik yaşamlar tespihi gibidir. Yaşam hiç âdil değildir. İsyanını nasıl yaşayacağını bile bilemez insan. Bir dağın en ucunda, en tepesinde bağıra bağıra doğayla dertleşmek acaba işe yarar mı? Dağı nereden bulacak, tepesine nasıl çıkacaksın? Bağır bağırabildiğin kadar kör karanlıklara, ama içinden.”